top of page

Araştırma Blogu

Yazarın fotoğrafı: Murat BARIŞMurat BARIŞ

2025 yılı, dünyanın çeşitli zorluklar ve fırsatlarla karşı karşıya kaldığı bir dönemin olacağını göstermektedir. Teknoloji, çevre sorunları, uluslararası ilişkiler ve ekonomik gelişmeler, bu yılın öne çıkan başlıklarından bazıları olacaktır. Peki, 2025'te dünyayı hangi konular meşgul edecek?


Teknolojik Dönüşümün Hızlanması

2025, yapay zekâ ve otomasyon teknolojilerinin çeşitli endüstrilerdeki etkisinin derinleştiği bir yıl olacaktır. İleri seviye yapay zekâ uygulamaları, özellikle sağlık sektöründe hastalıkların erken tanısı ve tedavisinde çığır açacağı bir yıl olabilir. Bununla birlikte, otonom aracıların yaygınlaşmasıyla birlikte ulaşım sistemlerinin önemli bir dönüşümüne tanıklık edeceğiz. Blockchain tabanlı finansal sistemler ve merkez bankası dijital para birimlerinin yaygınlaşması, küresel ekonomide yeni paradigmalar ortaya çıkaracaktır.


Çevresel Zorluklar ve Sürdürülebilirlik

İklim değişikliğinin etkileri, 2025'te daha da belirgin hal alacaktır. Kuraklık, orman yangınları ve aşırı hava olayları, devletleri ve uluslararası toplumu acil adımlar atmaya zorlayacağı bir yıl olacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar artarken, karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik politikalar daha şeffaf ve etkili hale gelecektir. Aynı zamanda, dünya liderlerinin 2025 İklim Zirvesi'nde alacakları kararlar, geleceğin sürdürülebilirlik gündemini şekillendirecektir.


Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik

Küresel güç dengesinde yaşanan değişiklikler, 2025'te uluslararası arenada çekim merkezi olacak. ABD, Çin, AB ve Hindistan gibi aktörler arasındaki rekabetin yeni boyutlar kazanması beklenmektedir. Teknoloji ve ekonomik alandaki rekabetin yanı sıra, siber güvenlik tehditleri ve yapay zekâ tabanlı silah sistemlerinin yaygınlaşması, uluslararası barışı koruma çabalarının öncelikli konularından biri olacak.


Ekonomik Belirsizlikler ve Yeni Modeller

Dünya ekonomileri pandemi sonrası toparlanma sürecindeyken, 2025 yılı ekonomilerinde dijitalleşme ve yeşil ekonominin etkileri hissedilecek. Bazı bölgelerde gelir eşitsizliği artarken, diğer yandan sosyal politikalarla bu farkın kapatılması için yenilikçi adımlar atılmasını sağlayacaktır. Ayrıca, yapay zekâ ve otomasyonun istihdam üzerindeki etkileri, yeni mesleklerin ortaya çıkmasını sağlarken mevcut işgücü pazarında önemli dönüşümlere yol açmaya devam edecektir.


Sosyal ve Kültürel Değişimler

Küreselleşen dünya, sosyal medya ve dijital platformlar, bireylerin günlük yaşamını daha fazla şekillenmesine neden olmaya devam edecektir. Eğitimde uzaktan öğrenme teknolojilerinin ilerlemesi, eğitim sistemlerini küresel çapta yeniden tasarlamaya zorlayacağı bir yıl olacaktır. Genç nesiller, iklim aktivizmi ve sosyal adalet hareketlerinde daha önemli roller üstlenmeye devam edecektir.


2025 yılı, hem çılgın fırsatları hem de ciddi tehditleri beraberinde getiren bir yıl olacaktır. Teknoloji, iklim değişikliği, uluslararası ilişkiler ve toplumsal değişimlerin öne çıktığı bu dönemde, dünya liderlerinin alacağı kararlar ve bireylerin kolektif çabaları geleceğimizi şekillendirecektir.


Yazarın fotoğrafı: Murat BARIŞMurat BARIŞ

Güncelleme tarihi: 26 Eyl 2024

Günümüzde insanlık, savaşların ve çatışmaların yıpratıcı etkileriyle başa çıkmaya çalışmaktadır. Tarihte sayısız savaş yaşanmış, toplumlar derin yaralar almış ve insanlık onuru zedelenmiştir. Ancak, savaşsız yeni bir dünya düzeni kurma fikri, barış ve uyum içinde bir arada yaşama arzusunu hep dile getirilmiştir. Bu makalemde, savaşsız yeni bir dünya düzeninin nasıl kurulabileceğine dair bazı unsurlar üzerinde durmak istiyorum.


  • Eğitim ve Farkındalık

Savaşsız yeni bir dünya düzeni için ilk adım elbette, toplumları eğitmek ve bilinçlendirmekten geçmektedir. Milliyetçilik, ırkçılık ve aşırı unsurlara karşı, barış eğitimi, bireylerin hoşgörüsünü, empati ve anlayış geliştirmesine yardımcı olacak faaliyetlerin yaygınlaştırılması genç nesillere, farklı kültürlerin zenginliklerini ve çeşitliliğini öğretmek, savaşların kökenindeki korku ve cehaleti ortadan kalkmasını sağlayacaktır.


  • Diplomasi ve İletişim

Uluslararası ilişkilerde diplomasi ön planda tutulmalıdır. Ülkeler arasındaki sorunları çözmenin en etkili yolu, diyalog ve müzakere yöntemleridir. Savaş yerine pazarlık yapmak, ilişkinin güçlenmesine ve problemin barışçıl bir şekilde çözülmesine olanak tanımaktadır. Ayrıca, uluslararası kuruluşların etkinliği artırılmalı ve bu tür örgütler aracılığıyla ülkeler arasında iş birliği teşvik edilmelidir.


  • Ekonomik Eşitlik

Savaşların bir diğer nedeni de ekonomik eşitsizliklerdir. Dünya genelinde yoksulluk, adaletsizlik ve kaynakların dengesiz dağılımı, çatışmaları besleyen etmenlerin başında gelmektedir. Savaşsız yeni bir dünya düzeni için, küresel ekonomik sistemde reformlar yapılmalı, adaletli bir ekonomik dağılım sağlanmalı ve tüm bireylere eşit fırsatlar sunulmalıdır.


  • Çevresel Sürdürülebilirlik

İklim değişikliği ve çevresel sorunlar, ülkeler arasındaki gerilimi artmasına neden olmaktadır. Savaşsız yeni bir dünya için çevresel sürdürülebilirlik kritik bir öneme sahiptir. Doğal kaynakların korunması, yeşil enerjiye geçiş ve çevre dostu politikaların benimsenmesi hem barışı koruyacak hem de gelecek nesiller için yaşanabilir bir dünya bırakacaktır.


  • Kültürel Değişim ve İşbirliği

Kültürel değişim ve işbirliği, uluslararası ilişkileri güçlendiren ve karşılıklı anlayışı artıran unsurlardır. Farklı kültürlerin bir araya gelmesi, önyargıları kırarak dostluk bağlarının gelişmesini sağlayacaktır. Kültürel projeler, sanat etkinlikleri ve değişim programlarıyla ülkeler arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi teşvik edilmelidir.


Sonuç olarak savaşsız yeni bir dünya düzeni kurmak, tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Barış, adalet ve eşitlik ilkelerine dayanan bir yapı inşa etmek, sadece hükümetlerin değil, bireylerin de çabalarını gerektirir. Eğitimden diplomasiye, ekonomik eşitlikten çevresel sürdürülebilirliğe kadar geniş bir yelpazede atılacak adımlar, savaşların önlenmesine ve kalıcı barışın sağlanmasına katkı sağlayacaktır. İnsanlık, geçmişte yaptığı hatalardan ders alarak, daha huzurlu ve uyumlu bir dünya için elini taşın altına koymalıdır. Unutmamalı ki daha adil ve yaşanabilir bir DÜNYA mümkündür.

Yazarın fotoğrafı: Murat BARIŞMurat BARIŞ

Türkiye günlerdir Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde yaşanan olayı konuşuyor. Sosyal medyada kurulan mahkemelerde kimi genç teğmenleri “Darbeci” ilan ediyor, kimi gizleyemediği sevinciyle “Kemalist ordu konuşacak” diyemese de 28 Şubat’tan, 2007’deki Cumhuriyet Mitinglerinden esintiler taşıyan hükümler veriyor! Öncelikle bu ordu hepimizin. Kimsenin siyasi hesaplarla Türk Silahlı Kuvvetlerini ideolojik eksenli bir tartışmaya çekmeye hakkı yok. Hele de tarihin bu döneminde. Bu ordu 15 Temmuz ihanetinden sonra adeta destan yazdı. Fırat Kalkanında, Zeytin Dalı’nda, Barış Pınar’ında, Pençe Kilit harekatlarında dünya askerlik tarihine geçecek başarılar elde etti.


Küresel emperyalizm yeni bir dünya düzenini oturtmaya çalışırken Suriye’nin kuzeyinde, Irak’ta, Libya’da, Kafkaslarda, Balkanlarda, Afrika’da, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklı tezlerini ve gasp edilmek istenen çıkarlarını muhafaza etti. Etmeye de devam ediyor.


Türkiye’nin etrafının ateş çemberine döndüğü bir süreçte en son ihtiyaç duyacağımız şey TSK’nın iç siyasi tartışmalara çekilmesi olur. Yukarıda saydığımız coğrafyalarda bizimle rekabette olanların en çok istediği şey tam olarak budur. Aman dikkat. Sosyal medya refleksleriyle sıcak tutulmaya çalışılan bu tartışmanın daha fazla sürdürülmeden sonlandırılması gerekiyor.


Resmi kaynaklara göre şuan Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki “Kılıç Çatma” hareketiyle ilgili başlatılan bir soruşturma yok. Ancak bir inceleme yapılacak. Ant içen 980 teğmenden 200-250’sinin neden eski yemini tekrar ettiğine bakılacak. Elde edilen sonuçlara göre ilgili yönetmelik çerçevesinde hareket edilecek. Peki genç teğmenlerin yaptığı bir disiplinsizlik mi? Evet öyle. TSK kendi iç bünyesinde bu meseleyi çözecektir. Sosyal medya mahkemelerinin işi değil bu.


O teğmenler henüz 20’li yaşlarının başında. Heyecanlılar, omuzlarındaki büyük sorumluluğun farkındalar. Onların heyecanını kullanarak toplumu ayrıştırmak için fırsat kollayanlara istediklerini vermeyelim. Trakya ve boğazlarla beraber Anadolu’nun dünyanın en kıymetli mülkü olduğunu ve bu mülkün tapusunun bizde olduğunu unutmayalım. Ve tabii ki bu mülkte gözü olanları da…


Son dönemde dünyayı etkileyen savaşlar ve iç karışıkların tamamının bize kuş uçuşu 1-2 saat mesafede olması tesadüf değil. Anadolu’nun savunması bu yüzden Gazze’den başlıyor. Mehmetçik bu yüzden Suriye’de, Irak’ta, Libya’da…


Gazi Mustafa Kemal’in geçen yüzyılda çizdiği Misak-ı Milli sınırları tarihin ve coğrafyanın bize dayattığı ana hedef.


Söz konusu olan vatansa, Misak-ı Milli ise hepimiz Atatürk’ün askerleriyiz.

Kimse meseleyi başka taraflara çekmesin. Milletin çocuklarını millete karşı doldurmaya çalışmasın.

Türkiye bir kez daha bu tuzağa düşmez.

bottom of page